CHP Lideri Özgür Özel: “İktidar, Kendisini Yeneni İstemiyor; Adil Bir Yarış Yapmaktan, Başkanlarımızdan Korkuyor

10.07.2025

“3 T'NİN ARKASINDAYIZ. TERÖRSÜZ VE DEMOKRATİK TÜRKİYE, TUTUKSUZ YARGILAMA, TRT'DEN CANLI YAYIN. GETİRİN KANUNU, ÇIKARTALIM”

“İFTİRADAN YILDIK, YALANDAN BIKTIK. BU SALDIRIYI GERİ PÜSKÜRTECEĞİZ. HODRİ MEYDAN”

“BU YOKSULLUĞU, BU ZULMÜ, BU YALNIZLIĞI, BU İŞSİZLİĞİ HEP BERABER BİTİRECEĞİZ”

“YAN YANA DURMANIN, KOL KOLA GİRMENİN, OMUZ OMUZA MÜCADELE ETMENİN, BU İKTİDARI DEĞİŞTİRMENİN ZAMANI”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Adana’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Adana’nın yiğit evlatları, mert evlatları, Çukurova’nın yüreğinde Adana sevgisi, vatan sevgisi, Atatürk sevgisi olan güzel insanları, hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hepimize geçmiş olsun. Bugün burada büyük bir haksızlığın karşısında haklıların yanında durmak için, Adana’nın iradesinin yanında durmak için, seçtiklerinin arkasında durmak için, Adana gibi başkan Zeydan Karalar’a sahip çıkmak için, Oya Tekin’e sahip çıkmak için, Adana’nın, Ceyhan’ın evladı Kadir Aydar kardeşime sahip çıkmak için geldiniz. Hoş geldiniz. Şeref verdiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:


“ADANA KUMPASLARA İTİRAZ EDİYOR, İRADESİNE SAHİP ÇIKIYOR”

“Dün bu büyük haksızlık yaşandığında miting kararı verdik. Bu akşam sizinle birlikte olmaya karar verdik. Bu meydana karar verdik. Dediler ki ‘Bir günde o meydan dolmaz. O meydan bu haliyle ancak Ferdi Tayfur’un tarihi konserinde doldu. Başka türlü dolmaz.’ Görüyor musun Zeydan Başkan? 250 bin hemşerin sana sahip çıkıyor bu meydanda. Sahip çıkıyor. Adana, evlatlarına sahip çıkıyor. İradesine sahip çıkıyor. Kumpaslara itiraz ediyor. Helal olsun Adana’ya, helal olsun Çukurova’ya.”

“BURADAN ONLARA GÖSTERİYORUZ, EL Mİ YAMAN BEY Mİ YAMAN?”

“Türkiye’de bir şeyler oluyor. 19 Mart günü sabahın erken saatlerinde, bir gün önce 30 yıllık diplomasını iptal ettikleri Ekrem Başkan’ın kapısına dayananlar, 19 Mart günü bir darbeye giriştiler, bir darbeye kalkıştılar. Darbe iktidara yapılır, yönetene yapılır, bu darbe öyle bir darbeydi ki hem İstanbul’un yerel seçimde seçtiğine, 16 milyonun seçtiğine ama esas milletimizin takdiriyle bundan sonraki bir sonraki Cumhurbaşkanı’na darbeye kalktılar. Böyle olunca biz de kalktık, darbenin hedef aldığı merkeze, Saraçhane’ye gittik. Yedi gün, yedi gece. Önce 100 binlerle ama öyle kolay değildi. Çünkü biz Saraçhane’ye çağırınca, onlar vapurları bağladılar, metroları kapattılar. 19 Mart günü dedik ki ‘Saraçhane’ye sahip çıkacağız. 19 Mart’ta Saraçhane’ye gelin’ dedik, ‘Toplanın’ dedik, bundan korktular. Beş günlük yasak getirdiler. Vapurları bağladılar, köprüleri kaldırdılar, metroları durdurdular, otobüslere engel oldular ama Saraçhane’de ilk akşam 110 bin kişi, ikinci akşam 200 bin kişi, üçüncü akşam 550 bin kişi, dördüncü akşam 1 milyon 200 bin kişi olduk. Ekrem Başkan’a, İstanbul’a sahip çıktık. Darbeyi geri püskürttük. Şimdi o darbenin üzerinden 118 gün geçtikten sonra bugün o darbeyi yapanlar sadece İstanbul’la yetinmediler. Artık Adana’nın da Adıyaman’ın da Antalya’nın da İzmir’in de iradesine göz diktiler. Çünkü onlar kendisini yenenleri istemiyorlar. Adil bir yarış yapmaktan korkuyorlar. Zeydan Başkan’dan korkuyorlar. Öyle olunca biz de bu akşam buradan onlara gösterelim dedik. El mi yaman, bey mi yaman? Darbeciler mi üstün, millet mi üstün? İstanbul’daki bir avuç darbeciye karşı işte Adana’nın iradesi. ‘Adanalıyık, Allah’ın adamıyık’ diyenler burada.”

“ERDOĞAN'I KANDIRMIŞLAR”

“Birileri Cumhurbaşkanı’nı kandırmış. Demiş ki ‘Üç sağlam savcım var. Üç sağlam hakimim. Üç tane de yalancı şahidim. İftiracı gizli tanığım var. Bunlarla bunları un ufak ederiz. Alaşağı ederiz. Televizyondan yayınları basarız. İftirayı basarız, seçimleri alırız’ ama iş öyle değil. Kazın ayağı öyle değil. Adana’nın iradesi öyle değil. Ey Erdoğan görüyor musun Adana’yı, görüyor musun Adana’nın başkanlarına sahip çıkışını? Artık asla ve asla bu darbeye teslim olmayız. Bu darbeye karşı direnmeye hazır mıyız? Onları yenecek miyiz? Zeydan Başkan’ı buraya getirecek miyiz? Ben size güveniyorum. Bu işin sonunun ülke için, Adana için, en çok da ezilenler için, kimsesi olmayanlar için, yoksullar için, emekliler için, emekçiler için iyi olacağını, artık zenginlerin değil garibanların döneminin başlayacağını, bakan evlatlarının değil vatan evlatlarını sözünün geçeceği bir günü göreceğiz.”

“YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ”

“Zeydan Karalar 67 yaşında ama 27 yaşında olandan hızlı koşan, çalışkan, sabah güneşle kalkan, batınca eve varan, bütün gün Adana için çalışan bir evladınız, bir kardeşiniz. Ağabeyiniz. Seyhan’da bir dönem, iki dönemdir Adana Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan Zeydan Karalar’ın, belki avukatları söylediyse biliyor. Ama ben duyunca gırtlağım düğümlendi. Dedim ki ‘Yahu bu meydan nasıl doldu bu kadar? 250 bin kişiyi buraya kim getirdi, nasıl getirdi?’ Dediler ki ‘Adana başka bir şehir.’ Minibüslerin üstünde şöyle yazıyor, bütün kooperatifler karar almış. ‘Zeydan Başkan pandemide sen vardın yanımızda, depremde sen vardın yanımızda, kim gelecekse bu akşam senin yanına bedava.’ Bir şehir ayağa kalkmış, Adana ayağa kalkmış, Adana için, evlatları için, iradesine sahip çıkmak için ayağa kalkmış. STK’lar, meslek örgütleri, bütün dernekler, bütün vakıflar zorlamadan, çağırmadan, organize etmeden, sadece mitingi duymuşlar, ‘Oradayız’ dediler, koştular geldiler. Hepsine teşekkür ediyoruz. Sendikalara teşekkür ediyoruz. Diğer siyasi partilere teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız. İyi ki birlikteyiz. Hepimiz biliyoruz ki kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

“ERDOĞAN, SEN ZEYDAN BAŞKANI YENEMEZSİN”

“‘Bu meydan nasıl bu kadar doldu’ diyenlere bir şey daha söyleyeyim. Olmadık bir şey olmuş, sosyal medyada bir paylaşım büyümüş, büyümüş, büyümüş. Gösterdiler, gördüm. Diyorlar ki ‘Kim istediyse gitti nikahı kıydı.’ Hoca Hanım diyor ki ‘Bir gecede 11 nikah kıyardı.’ Şimdi buraya nikahını kıydıkları koşup gelmiş. Bir kaldırın elleri. Zeydan Başkan kimin nikahını kıydı? Drone gel bakayım. İn aşağıya, damatları, gelinleri bir çek bakalım. Ey Tayyip Erdoğan, eğer bir adamın arkasında 20 bin çift varsa nikahını kıydığı, sen onu yenemezsin.”

“REKOR OYLA SEÇİLDİ”

“Diplomaya da gelelim ama önce şunu bir söyleyeyim. Adanalılar, bütün Türkiye bu meydana bakıyor. Diyor ki ‘Acaba nasıl oluyor? Oralarda neler oluyor?’ Bakın önce Zeydan Başkan niye İstanbul’da, niye Silivri’de? Zeydan Başkan’ı bin kilometre öteye neden götürdüler? Bu dönem değil, geçen dönem değil bundan 11 yıl önce, 2014 yılında Zeydan Başkan, Seyhan Belediye Başkanı oldu. Zeydan Başkan’ın geldiği belediye, AK Parti’den alınmıştı. AK Partili belediye, çöp ihalesini bir şirkete vermişti. Zeydan Başkan kendi döneminde, önceki dönemden yapılmış ihaleden çöp toplayanların, fatura kesip getirenlerin ödemelerini yaptı. Ne eksik, ne fazla. Hak ettikleri gün, hak ettikleri kadar. Ne zaman sözleşme bitti, bir daha da yenilenmedi. Ancak bu savcı saldıracak ya. Kişiye bakıyor, 11 yıl önce Seyhan ile çalışmış. Geliyorlar başkana iftira attırıyorlar, kendisi dışarıya çıkmak için. Başkan 11 yıl önceki mevzudan AK Parti’nin verdiği ihalenin parasını ödüyor. O ihaleyi yapan AK Partili’ye ne verilmiş, bilmiyoruz. Buraya onları niye bela etmiş, bilmiyoruz. Paralarını ödemiş. Günü gelince de göndermiş. Zaten Zeydan Başkan sonra bir daha da onlarla çalışmamış. O dönem denetlenmiş, aklanmış. Sonra Adana Büyükşehir’e gelmiş. Seçmişsiniz, görev yapmış. 5 yıl denetlenmiş, aklanmış. Bu sefer rekor oyla seçmişsiniz. 2 senedir de bunu yapmış, 11 yıl geriye gidip iftira attırıyorlar. Diyorlar ki ‘Seni aldık. Burada hapse koyduk.’ O Zeydan Başkan’ın, 11 yıl boyunca bir çöp bulamadıkları, bir iftiracıyla tutukladıkları Zeydan Başkan’ın işte bak eşi burada. Öğretmen. Nuray Hanım Adana’da, devlet okulunda 32 yıldır maaşla çalışıyor. Hala devlet memuru. Her sabah derse gidiyor. Bu kadının kocası mı yapmış yolsuzluk?”

“BOZUK TOHUM UTANMADAN SIKILMADAN MİLLETE LAF EDİYOR”

“Melih Gökçek var. Oğlunu biliyor musunuz? Melih Gökçek’in oğlu var. Bozuk tohum. Gitmiş baklava kutusu yaptırmış. Oradan gidiyor, millete ahlak dağıtıyor. Senin partinin Başbakan Yardımcısı, Meclis Başkanı Bülent Arınç, ‘Ankara’yı parsel parsel sattın’ demiş. ‘FETÖ’ye Ankara’yı pazarladın’ demiş. Senin kursağından geçen her lokmada şaibe var. Utanmadan sıkılmadan millet laf ediyor. Bozuk tohum.”

“SAHİP ÇIKMAYA GELDİK”

“Şu evlatlara bak. Bir tanesi doktor. Zorunlu hizmet yapıyor. Her bir tanesi okumuşlar, çalışmışlar, kendi işlerinde çalışıyorlar. Belediyeye ilişen yok. İhaleye bulaşan yok. Bir yanda paçasından pislik akan bozuk tohum. 600 milyonluk villa yaptıracak. Devlet memurunun kocasına ‘rüşvet’ diyeceksin, ‘irtikap’ diyeceksin. Yazıklar olsun hepinize. Şimdi bir duralım, şurada şahane bir ekip var. Bir duralım. Ne çalıyorsunuz, Adana gibi başkan, Zeydan Başkan. O Adana gibi başkan, Adana’ya içme suyunu, kanalizasyonu baştan başa tamamlayan, kadın kooperatifleri kurup onlarca köydeki kadınları güldüren, göreve geldiğinde belediyenin borcu alacağının dört katı olan yerde, şimdi belediyenin borcu alacağının dörtte biri. Alacağı, borcun dört katına çıkmış. 321 iş makinesi almış. Eskiden AKP’nin ihaleyle yaptığı işleri, belediyenin çalışanına yaptırıyor. İstihdam yaratıyor. Tasarruf sağlıyor. Güneş enerjisiyle bile belediyenin elektrik faturalarını neredeyse sıfırlamış. İşi Adana, gücü Adana. Böyle çalışan birisine utanmadan attılar iftira. Biz de geldik sahip çıkmaya Zeydan Başkan’a.”

“BİR İFTİRACININ SÖYLEDİKLERİYLE TUTUKLADILAR”

“Seyhan’dan ilk kadın Belediye Başkanı Oya Tekin. Bir iftiracının söyledikleriyle tutukladılar. Oysa mesele çöp ihalesi. Ama o iftiracıyla aradaki ilişki bir tehdit, bir şantaj ilişkisi. O iftiracı geliyor, ‘Bana ihaleyi vereceksin’ diyor. ‘Vermezsen şunu yaparım, bunu yaparım’ diyor. Oya Başkan kaymakama gidiyor, şikayet ediyor, valiye gidiyor, şikayet ediyor. Tehditlerden yılmıyor. Ama bu iftiracılar ‘Sen misin beni şikayet eden…’ İstanbul’dan Oya Başkan’ın ismini veriyor. Oya Başkan’ın evlatları burada. Dün dedi, ‘Beni aldılar, eşimi aldılar. 15 yaşında oğlum var. Bari ev hapsi verin. Oğlumun yanında olayım’ diyor. Şimdi bizi izliyor Oya Başkan, ona da buradan kuvvetli bir alkış yolluyoruz hep birlikte.”

“YİĞİTLERİMİZİN ALINLARINDAN ÖPÜYORUZ”

“Diğer yandan Ceyhan’ın gencecik evladı. Ceyhan’ın kaderi, Ceyhan’ın Kadir’i var. Kadir Başkanımıza geçen sefer bir haksızlık yaptılar. Ama Ceyhan ‘olmaz’ dedi. Bu sefer tekrar arkasında durdu. Onu ne kadar sevdiğini gösterdi. Kadir Aydar yine görevini yaparken, kimselere geçit vermezken onu da bir iftirayla Ceyhan’dan koparmaya ve maalesef doğrudan çalışmıyor o iftiracı, ‘Ceyhan ile akrabam çalışıyor, onun üzerinden bilmem ne yaptım’ diyorlar Kadir Başkan’a. Ailesi burada, anası burada, kardeşi burada. Kadir Başkan’a da selam olsun. Yanındayız, arkasındayız sonuna kadar. Ceyhan’ın kaderi, Ceyhan’ın Kadir’idir. Kadir’e sahip çıkacağız. Buradan Adana’nın evlatlarına, Adanalıların önünde bizi canlı yayından izleyen evlatlarına, cezaevlerinden bin kilometre ötede bizi izleyen evlatlarına selam olsun. ‘Külhandır, kavgacıdır, delikanlısı. Ünlü mahpushanelerinde Anadolu’nun en çok Çukurovalılar misafirdir, mahpustur. Dostuna yarasını gösterir gibi, bir salkım söğüde su verir gibi. Öyle içten, öyle derin. Türkü söylemek ve küfretmek. Çukurova’nın yiğidine mahsustur.’ Alnından öpüyoruz yiğitlerimizin. Alnından öpüyoruz. Siz buraya gelerek, bu muhteşem kalabalığı göstererek, bu fotoğrafları göstererek çok şey söylüyorsunuz. Bir yanda karşımda Zeydan Başkan, bir yanda hepimizin acımızı paylaştığımız, benim kardeşim, Manisa’mın evladı Ferdi Başkan, Allah gani gani rahmet eylesin. Ferdi Başkan Manisa’da yatıyor. Allah rahmet eylesin, evlatları bize emanettir. Zeydan Başkanımız, Oya Başkanımız, Kadir Başkanımız, Ekrem İmamoğlu Başkanımız Silivri’de yatıyorlar. Hiçbirinin suçu yok. Günahı yok. Ne bir haram yediler.. Zeydan Başkan, Ekrem Başkan, bütün yiğitlerimize sesleniyoruz. Hepinizi çok seviyoruz. Zeydan Başkan’a, Oya Başkan’a, Kadir Başkan’a, memleketi Adana böyle sahip çıkıyor.”

“ALİ DAYI YENECEK SENİ”

“Değil mi cephemizin sinesinde iman bir; sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir. Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz, cihan yıkılsa emin ol bu cephe yıkılmaz. Değerli Adanalılar karşımızda bir organize suç yapısı, ellerinde bulundurdukları bütün görevlerle, bütün yetkilerle acımasızca saldırıyorlar. 19 Mart’tan beri hatta ta geçen sene 9 Ekim’de Ankara’dan İstanbul’a yollandığından beri, 30 Ekim sabaha karşı Ahmet Özer Başkanımızı aldığından beri saldırıyorlar, iftira ediyorlar. Biz de onlara karşı yüreğimizle, bileğimizle, bu otobüsle, bu mikrofonla meydan meydan geziyoruz ve derdimizi millete anlatıyoruz. Anketlerde milletin yüzde 25’i ona, bilemedin yüzde 30’u ona, yüzde 70’i bize inanıyor. Ve böyle olunca dün akşam İletişim Başkanı’nı değiştirdiler. Eğer bir siyasi yapıda, bir partide işler kötü gidiyorsa faturayı iletişimcilere keserler. Fahrettin Altun gitti, TRT’yi değiştirecek, Anadolu Ajansı’nı değiştirecek, RTÜK’ü değiştirecek. Çünkü diyorlar ki ‘Bütün televizyonlar bizde, gazeteler bizde, çarşaf çarşaf manşet bizde, gece yarısı 12’ye kadar elde çubuk, bizim ekranlarda iftira atanlar onların altında bir otobüs, onlarla birlikte 2,5 kanal biri kapalı, biri açık. Yine de millet onlara inanıyor.’ Ben bu milletin ferasetine, yüreğine ve bu iftiracılara karşı evlatlarına sahip çıkacağına hep inandım. Görüyorum ki millet arkamızda. Erdoğan’ın arkasında gizli tanıklar, Erdoğan’ın arkasında Amerikan Devleti Trump, Erdoğan’ın arkasında İsrail; bizim arkamızda millet var, Adana var, Türkiye var. Arkadaşlar söz vermiş, buradan Ali Dayı’yı anlatacağım. Adanalı Ali Dayı’yı. Bugün milletvekillerimiz geldi, Adana’ya dağıldı. Bir dokundu bir ah işitti. ‘Zeydan’a bunu yapamazlar, başkanlarımıza bunu yapamazlar.’ Ali Dayı demiş ki, yüzü güneşten pişmiş, gözleri sıcaktan kısık kısık bakıyor Ali Dayı’nın. Demiş ki ‘Ben Ramazanoğulları’nın torunlarından Ali. Çok kuşaktır biz Çukurova’da tarım yaparız. Ben Zeydan’ı 45 derece sıcakta asfaltın başında gördüm. Sel basan yerde çizmesiyle çamurun içinde gördüm. Şimdi Zeydan’a iftira etmişler, mahpus etmişler. ‘Özgür Başkan’a söyleyin’ demiş, arkadaş yazmış önüme koymuş. ‘Biz Adana’da güneşe dayanırız, sıcağa dayanırız. İftirayı gölge etseler geçip de altında durmayız, Zeydan‘ın arkasında dururuz’ demiş. İşte Tayyip Erdoğan Trump’a güvenme, Netanyahu'ya güvenme, Ali Dayı var ya Ali Dayı, Ali Dayı yenecek seni, Zeydan Karalar yenecek seni, Ekrem İmamoğlu yenecek seni.”

“BU DİPLOMASIZI DA EVİNE YOLLAYACAĞIZ”

“Şimdi Ekrem Başkan’ın diplomasını sorgulayan arkadaşım, bugün dedim ki ‘Ekrem Başkan üniversite arkadaşlarıyla 11-11 maç yapabilir. 100 tanesini çağırıp iftar verebilir. Sabahleyin 70’i ile kahvaltı yapabilir. Ama Erdoğan bir üniversite arkadaşıyla, bir sabah kahve içip fotoğraf atabilir mi? Oturup tavla oynayacak bir üniversite arkadaşı var mı?’ Çıktı mı? Çıkmadı. Milletin diplomasını sorgulayan Erdoğan’ın, Adanaspor-Adana Demirspor’da davulu getirmiş onun diplomasını sorguluyor. Ama ritim tutturamadılar, ben yardımcı olacağım. Erdoğan da mutlaka Halk TV yine açık, her akşam izliyor. Ya TELE 1’den bakıyor ya Halk TV’den. SÖZCÜ’yü kararttı sinirinden, şimdi duysun bakalım. Diplomasız Erdoğan… Sayın Erdoğan, senin diplomayı sorgulamak için, sen Ekrem Başkan’ın diplomayı internetten kaldırttın ya, bu da davul getirmiş sana çalıyor. Size söz olsun, her yola başvuruyoruz, davalar açıyoruz, avukatlarımızla mücadele veriyoruz, Ekrem Başkan’ın helal yollarla aldığı diplomasını geri alacağız, bu diplomasızı da evine yollayacağız.”

“3T’NİN ARKASINDAYIZ, GETİRİN KANUNU ÇIKARALIM”

“Adana’nın emeklisi çok, Adana’nın emekçisi çok, asgari ücretlisi çok, memuru çok, çalışanı, tarlada çalışanı çok. Bu ülkede her şeyi TÜİK, Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu belirliyor. Enflasyon yüzde 80, ‘40’ diyor. 70 olana ‘35’ diyor. Tayyip zamları buna göre veriyor, hatta beklenti enflasyona göre veriyor. Milletin cebine girmesi gereken paranın pek azı giriyor. 80 yaşında kıymetli bir amcam demiş ki ‘Özgür Özel’e söyleyin, Adana’da söylesin. Bu TÜİK kul hakkı yiyor’ diye. TÜİK kul hakkı yiyor ama ona emir veren Tayyip Erdoğan bütün emeklilerin, bütün emekçilerin, bütün memurların hakkını yiyor. O hakkın hesabını ondan hep birlikte soracağız. Hep birlikte. Ve asgari ücret 22 bin lira, geçim olmuyor. 30 bin 250 istiyoruz, kanun teklifini verdik, bekliyoruz. İkincisi emekliye seyyanen zam sözü verildi geçen sene 8 bin lira. Tutmadılar. 8+8 bin lira, 16 bin lira, seyyanen zam için kanun teklifini verdik bekliyoruz. Emeklileri açlık sınırının altında süründürüyorlar, her emekliye bir asgari ücret verilmesi gerekir, kanun teklifini verdik bekliyoruz. AK Partililer ise tatile gitmeyi bekliyorlarmış. Meclis milletin kanayan yarasını kapatmak için var. Yaraya merhem olmak için var. Yaraya tuz basmak için değil. Milletin yarasına tuz basan AK Parti, tatile gidip, kendini tuzlu sulara gömecekmiş. Yazıklar olsun size, yazıklar olsun. Bu Meclis kapanmadan, derhal emekliye sahip çıkmalıdır. Bir yandan bu ülkede ‘Etrafımız ateş çemberi’ diyeceksin, ‘İç cephe güçlü olsun’ diyeceksin, ‘İç cepheyi güçlendirelim’ diyeceksin, diğer yandan elinden gelen kötülüğü muhalefet partilerine, onların başkanlarına yapacaksın. Biz bu haksız tutuklamalardan, uzun süren tutukluluktan, bir türlü yazılmayan iddianamelerden, atılan iftiralardan şikayet ediyorduk. Aylardır söylüyoruz, komşu şehriniz Osmaniye’nin evladı Devlet Bahçeli nihayet dün çıktı dedi ki ‘Bu kadar uzun tutukluluk olmaz. Uzayan tutukluluklar tavsıyor, tadı kaçıyor, zarar veriyor. Ayrıca iddianameler yazılmalı. Özgür Özel’in dediği yapılmalı’ dedi. Ne diyor Özgür Özel? ‘Biz evlatlarımıza, başkanlarımıza güveniyoruz. Eğer siz de iftiracı savcınıza güveniyorsanız hodri meydan, yayını açın, yargılamaları televizyonlardan, TRT’den canlı yayınlayın. Hodri meydan.’ Devlet Bey böyle deyince ayrı düşmemek için Tayyip Bey de yandan yarım ağızla ‘İyi olur’ demiş geçmiş. İyi olur. Ama Meclis’te kanun teklifimiz var. 9 Mart’ta sunduk. Şimdi Meclis kapanmadan, kanunu çıkaralım, TRT 1 kanalından ama öyle oyun yapmak yok. Savcıyı dinleyip reklama kaçmak yok. İftirayı verip de belgesel yayınına geçmek yok. Tamamını, iddiayı da, cevabını da satır satır açıldığında kapanana kadar TRT’nin yayınlamasını, oradan frekans verilmesini, isteyen her kanalın canlı vermesini talep ediyoruz. Çünkü iftiradan yıldık, yalandan bıktık. Namusumuza, şerefimize, haysiyetimize yapılan bu saldırıyı geri püskürtüreceğiz. Hodri meydan, hodri meydan. İşte o zaman herkes beyazı da siyahı da görecek. Akı da karayı da görecek. Biz 3 T’nin arkasındayız. Terörsüz ve demokratik Türkiye, tutuksuz yargılanma, TRT’den canlı yayın. Biz buradayız. Getirin kanunu, çıkaralım, bekliyoruz.”

“HERKESİN BABA EVİNDE BİR HİSSESİ VAR”

“Şimdi bu Tayyip Bey her akşam Halk TV’nin, TELE 1’in, SÖZCÜ’nün karşısında. İzliyor, sinirleniyor. Arıyor, ‘Niye izin veriyorsunuz?’ Diyorlar ki, ‘Vermesek de 100 bin olup geliyorlar.’ Arıyor, ‘Dava açın.’ Açıyorlar. ‘Tazminat yapsın’, yapıyorlar. Ama bir şeye seviniyormuş. Neye seviniyor biliyor musun? ‘Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek’ deyince ‘Oh’ diyormuş ‘İyi oldu.’ Niye iyi oldu? ‘Bizim vaktiyle 12,5 milyon üyemiz vardı, bunlar bu lafı duyunca korkarlar, yoksulluklarına rağmen, işsizliklerine rağmen döner yine bize oy verirler.’ Buradan, Adana’dan bütün Türkiye’deki AK Parti üyelerine sesleniyorum. Biz her şeyi biliyoruz. Torun mülakata girecek, dedenin AK Parti’ye kaydını yaptırıyorlar. Oğlu okulda burs alacak, anasını babasını kaydettiriyorlar. Kömür yardımı, yakacak yardımı, mahalle başkanı önce getiriyor ‘Ver bakalım kafa kağıdını.’ Doğru mu? Ver kafa kağıdını AK Parti’ye kaydedeyim. Ya da geçmişte iyi olsun diye, deneyelim diye, AK Parti’ye oy verenler, AK Parti’ye üye olanlar. Buradan size büyük bir samimiyetle söylüyoruz. Bir partiye oy veren, üye olan korkmasın. Ne zaman pişman oldun, bizim yanımızdasın, başımızın tacısın. Ve Erdoğan’ı yolladığımızda, emekli maaşı bir asgari ücret olduğunda, CHP’liye de öyle AKP’liye de öyle. Asgari ücret 30 bin lira olsa CHP’li de doyacak, MHP’li de doyacak. O yüzden yarınlara hep beraber gideceğiz, zira hepinizin Atatürk’ü sevdiğini biliyorum, Adanalı MHP’lilerin, AK Partililerin de Atatürk’ü sevdiğini biliyorum. Burası Cumhuriyet Halk Partisi, baba evidir. Herkes baba evine doğar, baba evinde kimi büyür, kimi büyüyünce ayrılır. Bizimkiler örneğin Adana İl Başkanı baba ocağının çayını demleyen, bacasını tüttüren, oraya odun çekenlerin başkanı. Ama bugün baba evinde olmasan da, kimi büyüğüne gider, kimi küçüğünde kalır. Kimi ırakta oturur, kimi yakında oturur. Ama kimin huzuru kaçar, kimin işi bozulur bilir ki; baba evinde yerim vardır. Çorba kaynamaktadır, çay demlenmektedir, benim o evde bir hissem vardır. Adana’daki herkesin baba evinde bir hissesi var. O yüzden kapı ardına kadar açık. Niye hisse var? Çünkü baba evinin tapusu ne il başkanındadır ne Özgür Özel’de. Ecevit’te de yoktu İsmet İnönü’de de. Baba evinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Hal böyle olunca kimse korkmasın. ‘Gün gelecek devran dönecek, AK Parti halka hesap verecek’ derken bunların zulmedenleri korksun, hırsızları korksun, yolsuzları korksun. Hepsinden hesap soracağız. Ama AK Parti’nin üyelerini bağrımıza basacağız. Onlar korkmasın. Onlar oy versinler, hep birlikte kurtulacağız. Hatta televizyonu başında yalnız olan, eşiyle bir olanlar söylesinler. Yanındakinden çekinenler içlerinden eşlik etsinler. Ama bu yoksulluğu, bu zulmü, bu yalnızlığı, bu işsizliği hep beraber bitireceğiz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

“İKTİDARA GELME ZAMANI”

“Bu kadar sıkıntıların olduğu bir yerde 100 binler toplanmış bir anda bir meydana ve diyor ki ‘Kurtuluş yok tek başına.’ Buradan sonra artık nereye çağrılırsak koşmanın, yan yana durmanın, kol kola girmenin, omuz omuza mücadele etmenin, bu iktidarı değiştirmenin, iktidara gelmenin zamanıdır. Hazır mısınız? Hazır mısınız? Kurulduğu gün öyleydi, son genel seçimlerde öyleydi. O günden bugüne bir şey değişmedi, bütün anketlerde öyle. Atatürk’ün partisi Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisi. Ve Erdoğan, güya yenilmez Erdoğan. Girdiği her seçimi kazanan Erdoğan, girdiği son seçimi kaybetti. Ama ona karşı kaybetmeyen birisi var. Beylikdüzü’nü AK Parti’den alan, 31 Mart 2019’da Binali Yıldırım’ı yenen, seçim elinden alınınca, çalınınca ceketi çıkaran, gömleği sıvayan, Haziran’da bir daha kazanan, 800 bin farkla kazanan, beş yıl hizmet edip şimdi 1 milyon 100 bin farkla kazanan Ekrem İmamoğlu geliyor, Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu geliyor. Ve bunun için ona engel olmak için her şeyi yapan Erdoğan’ın oyları yüzde 30’un da altına düştü. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Yüzde 29’la seni orada oturtmam, seni orada oturtmam. Yüzde 29’la orada oturamazsın. O yüzden 2 Kasım Pazar günü sandığı istiyoruz ve sesleniyoruz hep birlikte. Ey Erdoğan; ben milletim, ben milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Harikasınız, bir yürekten alkış. O zaman hep beraber iktidara yürümeye hazır mıyız? Hep birlikte yürüyoruz. Önce başkanlarımızı alacağız, Zeydan Başkan’ı almaya hazır mıyız? Kadir’i almaya hazır mıyız? Oya’yı almaya hazır mıyız? Ekrem Başkan’ı, bütün arkadaşlarımıza almaya hazır mıyız? Onlarla birlikte iktidara yürümeye hazır mıyız? Hazır mıyız? Yürüyelim arkadaşlar o zaman, yürüyelim arkadaşlar. Yolunuz açık olsun.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL ADANA’DA